ŞAPHANE BİR TARİH VE KÜLTÜR ŞEHRİDİR
ŞAPHANE - TARİHİ SAATİMİZİ İSTERİZ!
  SAPHANE'den SON HABERLER
  YORUM OKU
  YORUM ARŞİVİ
  HAYVAN HAKLARI
  İLETİŞİM
  GÖRÜŞLERİNZ
  UNUTULMAYAN HABERLER
  ZİYARETCİ DEFTERİ
  ŞAPHANE RESİM GALERİSİ
  ŞAPHANE TARİHİ FOTOLARI
  YAYLA ŞÖLENİ'den FOTOĞRAFLAR
  ŞAPHANE KÜLTÜR... DERNEĞİ
  ÖNEMLİ TELEFONLAR
  TARİHİ SAATİMİZİ İSTERİZ!
  MESLEK YÜKSEK OKULU
  YARIŞMAYA KATIL
  Gleitschirmfliegen-YAMAÇ PARAŞÜTÇÜLÜĞÜ
  SAYAÇ
  MUSTAFA İSLAMOĞLU
  ŞAPHANE'den MANZARALAR
  KAYIP TARİHİ SAAT
  CANLI SEYRET
  ŞAPHANE DAĞI
  TARİHİ MEKANLARIMIZIN İÇİ-KIYAFETLERİMİZ
  ŞAPHANE TARİHİ
  SEÇİM2007 ŞAPHANE
  ŞÖLENE DAVET
  ŞAPHANE DAĞI ÇİÇEKLERİ
  ŞAPHANE SPOR
  SON AYIN HABERLERİ
  ŞAPHANE'NİN EVLATLARI
  OKULLARIMIZ
  800 YILLIK CAMİMİZ
  2008 ŞAPHANE TAKVİMİ
  ŞAPHANE'DE NELER OLUYOR
  BİLGİ YARIŞMASI
  KÜLTÜR DERNEĞİ'NDEN HABAERLER
  ESKİ YORUMLAR
  ŞAPHANE'NİN SESLERİ
  SAKLI KENT
  HABER ARŞİVİ
  HABER ARŞİVİ 2010-11

TARİHİ SAATİMİZ, ENİNDE SONUNDA AİT OLDUĞU ŞAPHANE'YE İADE          EDİLECEKTİR.        

         Atatürk'ün saati çalınmış
700 Yıllık Şaphane Ulu Camisi’nden korumak bahanesiyle Vakıflar Genel Müdürlüğü tarlından alınan  tarihi saat, 7 saat bile korunamadı ve ağır hasar verildi. Nerde ne durumda olduğu, aynen bu Atatürk saati gibi meçhuldür. Şaphane İlçesi kan ağlıyor.Şaphane Kültür Derneği’nin hukuki mücadelesi devam ediyor. Eğer elden gelen yapılmasa, bu 700 yıllık tarihi saatin de akıbeti aynı Atatürk saati gibi olacaktır. Fransız bilirkişilerinin de belirttiği gibi, Aklın, mantığın ve evrensel hukukun gereği olarak, 700 yıldan beri aslı gibi korunan tarihi eser saat tabiidir ki, esas yeri Şaphane’ye iade edilmelidir. Vakıflar varsa, gücünü, saati hibe edenin isteği  doğrultusunda, yerinde korumalıdır. Sayıştay raporunda, müzeciliğe kalkan Vakıfların acıklı durumunu ortaya sermiştir. Bunun için ilgi ve yardımlarınızı devlet büyüklerimizden acilen istirham ediyoruz.


Alman Komutan Otto Sanders'in Conkbayırı'nda gösterdiği başarıdan dolayı Atatürk'e hediye ettiği ve bugüne kadar Anıtkabir'de olduğu düşünülen altın saatin kayıp olduğu ortaya çıktı.

Çanakkale Savaşları sırasında, 5. Osmanlı Ordusu Komutanı
Mareşal Otto Liman Von Sanders'in Atatürk'e hediye ettiği saatin kayıp olduğu ortaya çıktı
. Bugüne kadar Anıtkabir Müzesi'nde olduğu düşünülen altın saatin müze envanteri içinde yer almadığı Genelkurmay Başkanlığı Anıtkabir Komutanlığı tarafından da doğrulandı.

Konuyu araştıran Çanakkale Savaş Alanları Yerel Tarih Araştırmacısı
Cemalettin Yıldız ve Savaş Alanları Gezi Kılavuzu Halis Tonka, Kültür Bakanlığı'nın 1988 yılında Conkbayırı Tepesi'ne yaptırdığı anıtın yanına

 "Liman Von Sanders'in 10 Ağustos 1915 gecesi Mustafa Kemal Atatürk'e hediye ettiği altın saat şu anda Anıtkabir Müzesi'ndedir" notundan yola çıkarak araştırma yaptıklarını ancak saatin Anıtkabir'de bulunmadığını tespit ettiklerini söylediler.

ANITKABİR'DE YOK
Atatürk'e hediye edilen altın saatin mutlaka ortaya çıkartılması
gerektiğini belirten Çanakkale Savaş Alanları Yerel Tarih Araştırmacısı Cemalettin Yıldız, "Anıtkabir'e yaptığım ziyarette, altın saati aradım. Oradaki bir görevli, böyle bir saatin müzelerinde olmadığını söyledi Bizim amacımız bağcıyı dövmek değil, üzüm yemektir. Altın saat ortaya çıkartılana kadar çalışmalarımız sürecek" diye konuştu.

MANEVİ DEĞERİ BÜYÜK
Mustafa Kemal Atatürk, 10 Ağustos 1915 tarihinde Conkbayırı'ndaki savaşa bizzat katıldı. Savaş sırasında Mustafa Kemal'in yakınına düşen bir top şarapneli, göğsünün üzerinde bulunan saati parçaladı. Atatürk, gösterdiği başarıdan dolayı tebrik etmek için kendisini çağıran Alman Maraşal Von Sanders'in yanına gitiğinde, hayatını kurtaran saati Sanders'e hediye etti.

( Her ne kadar, Maraşal Von Sanders'in ölümünden yıllarca sonra gidilip bu saat talep edildiyse de,  çok geç kalınmış, zamanında takip edilmediği için bu tarihi eser de yok olmuş, eller boş dönmüştür. Her iki saat de, ihmal kurbanı olmuş, alanın yanına kar kalmıştır.  Hiç olmasa bu zihniyetin elinden yok olmaya yüz tutmuş, ağır hasar verilmiş,  700 yıllık Şaphane  saati, ihmal kurbanı olmasın, acilen kurtarılsın.)

5. Osmanlı Ordusu Komutanı Mareşal Otto Liman Von Sanders de Mustafa Kemal'in jestine karşılık olarak cebindeki aile armalı altın saati kendisine takdim etti. Yakın zamana kadar, Anıtkabir Müzesi'nde olduğu tahmin edilen bu saatin, müzede olmadığı da kesinleşti
(
Kaynak:Habertürk)

 

Çanakkale Savaşları sırasında, 5.
ŞİDDETLE KINIYOR VE PROSTESTO EDİYORUM
(Bak devamı " SAATİMİZ İSTERİZ ")
Zekeriya Karadoğan Şaphane’nin en büyük tarih ve kültür varlığı Şaphane Ulu Camisi ve onun Vakıflar İdaresi tarafından alınan tarihi saat hakkında ağır rahatsızlık duyduğunu, içinin kan ağladığını ve basına sansür edilmemesi şartıyla ısrarla görüş belirtmek istemiştir. Zekeriya Karadoğan tamamen kendine ait, isteğine uygun olarak, sansürsüz, eksiksiz basına vermiş olduğu basın bildirisidir.

 

“ Ben Zekeriya Karadoğan, daha önce uzun yıllar Belediye Meclisi üyesi olarak, Şaphane’nin idaresinde rol almış bir kişiyim. Şaphane hayranıyım. Bu basın bildirimi tamamen benim sorumluğumda, bana aittir. Bu basın bildirimin,  basın tarafından, kısaltılır ve her hangi bir şekilde kısmen dahi sansür edilirse, bundan şikâyetçi olacağım gibi, bunu kınarım.

Son zamanlarda, Şaphane tamamen sahipsiz, kaderine terk edilmiş, halkı, sadece bir kaç kişi dışında olup bitenlere seyirci kalmış, can çekişen bir topluluk sanılmakta ve en kıymetli 1.sınıf tarihi eseri saat haksız yere alınıp götürülmüştür. Muhakkak ki Şaphane’nin sahipleri vardır. Herkes bende olmasın da, kimden olursa olsun, diyen ve memleketine sahip çıkmayan çok azınlıktaki hemşerilerimi anlayamıyorum.

 

Bilindiği gibi, 800 yıllık Şaphane Ulu Camisi ve onun içinde bulunan, Şaphane Ulu Camisinde kalması şartıyla, 700 yıl önce Seyitağa tarafından hibe edilen bir saatimiz var. Tarihi saatimiz Vakıflar İdaresi tarafından alınmıştır.

 

Vakıflar İdaresi tarihi camimizi, restore ediyorum diyerek, ressam Ahmet Bayraktarın belirttiği gibi, aslından uzaklaştırmış, her tarafından sular taşar halde bırakmıştır. Camimizin orijinal resimleriyle sabit olduğu,  Şaphane takvimlerinde de rahatça görebileceğiniz gibi, tüm cephelerinde boydan boya süslemelerle dolu iken, Sayın Ressam Ahmet Bayraktar’dan aldığım detaylı bilgilere göre, şimdi camimizin iki yanındaki cephelerinde astar halinde, pencere üstlerinde süsleme yarım bırakıldığı kanatindeyim. Ön cephe pencere üstlerinde ve köşelerde çok güzel süslemeler bulunmasına rağmen, cami tarihinde ilk defa beyaza boyanarak, tamamen çıplak kalmıştır. O halde, sahipsiz kalan cami, tarihinde görülmedik şekilde, iki yan cephesinde, astarda olsa, süslemeler bulunurken,  önce cephesindeki aslında bulunan süslemeler ortadan kaldırılarak,  sıfırlanmıştır, Sayın Ressam Ahmet Bayraktar’ın feryatlarına rağmen, işte bu süslemeler kaldırılarak, cami aslından, herkesin görebileceği gibi tamamen uzaklaştırılmış adeta tarihi eserimizle oynanılmıştır. Sayın Ressam Ahmet Bayraktar ve arkadaşları yalnız bırakılmış ve maalesef bazı cami cemaati bu görünen olaylara da seyirci kalmıştır.

 Tam bu sırada, çok kıymetli 700 yıllık tarihi saatimiz keşfedilmiştir.  Ne yazık ki, Vakıflar İdaresi, Diyanet İşleri Başkanlığı eliyle, din görevlilerine, Şaphane’nin mülki amiri ve emniyetinin, bilgisi dışında 700 yıllık tarihi saatimizi basitçe aldırılmıştır. Cami cemaatine uzun zamandan beri bilinmesine rağmen, durum bildirilmemiş, bir olupbittiye getirilmiştir.  Tarihi saat korumak bahanesiyle, camimizden çalışır ve sağlam olarak çıkartılmıştır. Daha sonra hasara uğramış ve oradan oraya dolaşır olduğunu üzülerek öğreniyoruz. Camimizin 800 yıllık tarihinde, bir hırsızlık teşebbüsü dahi olmamasına rağmen,  hangi güvenlik gerekçesiyle saatimiz alınmıştır? Sizlere sorarım.

 

Maalesef hepimiz seyirci kalırken, başta Sayın Ressam Ahmet Bayraktar ve arkadaşlarını, Şaphane Kültür, Tanıtma, Geliştirme ve Çevre Derneği Başkanı Osman Kara’yı, güçlerinin üstünde, hayatlarını göze alarak,  Şaphane’ye, onun tarihi saati ve camisine anında sahip çıkmalarından ve saatin iadesi, çin bir mücadele yürütüyor olmalarından dolayı kutlar, teşekkür ederim. Onları şimdiye kadar yalnız bırakmış olmamızdan dolayı utanıyorum.  Son derece üzgünüm.

 

Saatimizin bir  (imitasyonu ) aldatmacası, bir resmi camiye asılıvereceğini de duyuyorum.  Bunu bu memlekete bir hakaret olarak görürüm. O Vakıflarda kalsın, biz kendi saatimizi istiyoruz. Aldatmacı saati camimize sokmayacağız.

 

Bundan sonra, camimize ve onun saatine, geç kalmış olsak da, sahip çıkmalıyız. Ben şahsen, saatimiz gelinceye kadar bir daha Ulu Cami’ye adım atmayacağım. Aile çevrem ve hacı babamı da ikna edeceğim.

“ Şaphane’yi, Camiyi seviyorsan, camimizin tarihi saatinin geri, yerine gelmesini istiyorsan, tarihi saatimiz gelinceye kadar, Ulu Camiye adım atma! “ diyeceğim. Bu asla ibadet etme, namaz kılma, camiyi terk et anlamına gelmeyeceği gibi, tam tersine, hemen çevremizdeki (kaloriferli Eğribucak Camisi’ne ) camilere gidip, daha çok ve tarihi saatimizin iadesi için ibadet ve dua edelim.

 

Tarihte ilk defa 800 yıllık bir tarihi caminin,   bize ait olan saatimizin iadesine kadar demokratik hakkımızı kullanılarak, cemaat tarafından  terk edilmiş olması, görsel ve yazılı basının dikkatini çekecek ve manşetlerinde yer alacaktır. Televizyon Kanallarında haklılığımız her gün işlenecektir. Ağlamayan çocuğa meme vermezler. Sonunda bu bize ait olan saatin hızla iadesini sağlayacaktır. Sen sahip çıkarsan, saatimiz yerine iade edilecektir.

 

Hiçbir şey yapmamaksa, bizim neslimize emanet, tarihi saatimizin, ecdadımıza ihanet ederek, saatin terki anlamına gelmemektedir.

 

Tarihi camimize ve onun saatine, hayatlarını göze alarak sahip çıkan fedakâr Şaphanelilerin yaptıklarının yanında, bana düşen iki adım daha atarak, ibadetimi, sadece saat gelince kadar, başka camide yapmaksa, bunu asli grev olarak kabul eder ve seve yapar, etraflarımdakileri de ikna ederim, Bana düşen şimdilik bu görevi, bu memleketi, onun camisini, bu dini sevdiğim için memnuniyetle yaparım. Daha başka görevler düşerse onu da hazırım. Bu asla ibadeti ve camiyi terk etmek demek değildir. Aksine buralara sahip çıkmaktır. Bizlerin sayesinde, bize ait saatimiz yerine geri gelecektir.

 

Azınlık da olsa, bazılarımız, “Ya o kadar derdimiz varken, bu saat de kabak tadı verdi artık! “ diyenler olabilir. Ben de onlara sorarım. Ne değerde bir şey kaybettiğimizi biliyormusunuz? Hâşâ, farz edelim ki saati biz sattığımızda, Şaphane Eskişehir büyüklüğünde ve kendi adına bir üniversite kurulabilecektir. Fransız saat uzmanı, tarihi saatimize bir değer biçmenin bile, ne kadar zor olacağını ve saatin yerinin Şaphane olduğunu belirtmişti. Eğer böyle olmasaydı, 1. sınıf tarihi eserimizi hemen geri verirlerdi. 

En ciddisi ise, gelecekte deki turizmimiz daha şimdiden ağır zarar görmüştür. Aynı zamanda saatimiz bizim rüştümüzü, gerçekten Şaphaneli olduğunuzu gösterişimiz, ispatımız olacaktır. Tüm Şaphane kalkının bu demokratik hareketime katılmalarını beklemekteyim.

 

Şaphane Mahallinde:

Camimiz ve tarihi saatimiz konusunda ilgisiz ve somut hiçbir şey yapmadan seyirci kalan Şaphane Kaymakamlığını ve Şaphane Belediyesini, ( Şaphane Belediye Başkanı Ramazan Yeşildeniz, saat konusunu Kütahya Valimize ulaştırdığını ve Sayın Valimizin bu konuda elinden geleni yapmakta olduğunu, halkla beraber her türlü girişimde bulunacağını belirtmiştir )

 

Güya Şaphane’ye sahip çıkıyormuş gibi görünen ve halktan oy isteyecek olan tüm siyası parti ve başkanlarını, Şaphane’yi temsile görevli olanları, tarihi camimize ve omun saatine seyirci ve ilgisiz kamlarını,

 

Kütahya İli nezdinde: İl Kültür Müdürlüğü’nü, bu konu da görevli olabilecekleri,

 

Ankara nezdinde:

Hiçbir dini kuruluş, kendi mabedindeki tarihi eserin alınmasında ve onun korumak yerine yok olmasında, zarar görmesinde yer alamaz. Tarihi saatimizin başına gelenleri, bizden öğrensinler ve halkımızdan özür dilesinler. Diyanet İşleri Başkanlığı gibi dini bir kuruluşun, yine böyle çirkin işte, halka karşı bir  olayda yeri yoktur ve yeri olamaz. Diyanet İşleri Başkanlığı, korumak bahanesiyle,  camiye hibe ve emanet tarihi saatimizin alınmasına ve hasar verilmesine vesile olmasını,

 

Vakıflar Genel Müdürlüğü’nü, Bağlı olduğu Bakanlığı,  Kültür ve Turizm Bakanlığını, tarihi saatimizin korumak bahanesiyle alınmasında,  zarar görmesinde rol almış tüm kişi ve kuruluşları şiddetle kınıyor ve protesto ediyorum.

 

Başta Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül olmak üzere, Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’a, Kültür ve Turizm Bankanı Ertuğrul Günay’a, Diyanet İşleri Başkanı ve bağlı olduğu Bakanımıza sesleniyorum. Bize imkân verin de, şu tarihi saatimizin başına gelenleri, belgesiyle beraber anlatalım. Bu konuda memleketimizin ulaştığı en kibar tabirle, acıları, gevşekliği, tarihi eseri korumak bahanesiyle nasıl korunmadığını, başına neler geldiğini,  hasar gördüğünü anlatabilelim! Siz de memleketimizin durumunu, şu işleyişini bir görün.

 

Sayın Devlet Büyüklerim!

 

700 yıldan beri çok iyi, aslı gibi korunmuş, camimize şartlı hibe saatin yeri, yine Şaphane Ulu Camisi’dir. Şaphane için bir somut koruma gerekçesi yokken, tarihinde hiç olmamışken, koruma da nasıl bir bahanedir?

 

1.sınıf tarihi eser saat,  700 yıldan beri aslı gibi korunmuş, hiçbir hırsızlık teşebbüsü dahi olmamış şaphane’ye acilen iade edilmelidir. Üstelik derneğimiz saatin güvenliğini de üzerine almıştır.

 

  Gün geçirmeden saatimizi asıl yerine iade edilmesini ve sorumsuzluk zincirindekilere gereğinin yapılmasını, sizlerden istirham ediyor ve bekliyoruz.

 

 

 

BUGÜN 172887 ziyaretçi BURADAYDI
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol